-->

SİCİLYA KONUŞMALARI - MEHZUL




''Yani dünyada herkes Giovanni Drogo’ya hiç de aldırmaksızın yaşayıp duruyordu.''
(Dıno Buzzatı'nın ''Tatar Çölü'' adlı kitabından)

Sabahtı. Gün aymaya yüz tutmuş henüz soluk almaya başlamıştı.Camda yansıyan yüzüne aldırmadan, kapının eşiğine usulca eğreti bir bakış bıraktı. O bakışı oradan bir daha almadı. 
Dışarı çıktığı her seferinde postallarından, düşük omuzlu montundan ve en çok kendinden nefret ederdi. Böyle zamanlarda Sartre'nin "Bulantı"sını düşler ama kitaptaki bulantıyı üstüne geçiremezdi öylesine, geçip giderdi.
Yere her bastığında çıkan o kaygan kar sesini duyabilmek için bütün yazı görmezden geldi, hep kışı özledi. Şubatı yakasına ekru bir çiçek gibi taktı, bekledi. 
Beyaz atkılı kızı yine aynı sokak kıvrımında aynı taze yüzüyle gördü. Bu kız bu sokağa öyle aitti ki, başka her yere dar gelirdi. Elinde fotoğraf makinesi vardı. Buruk bir gülüş de makineye bıraktı. O gülüşü bir daha oradan almadı.
Kütüphaneye geldi. Girerken içeride soba olmasını düşledi. Mandalina soymayı bir de. Tırnaklarının içine kadar mandalina kokmayı... Olmadı.
Ağır adımları ve bakışları vardı. Başkalarının üzerinde bırakıp geri çekmediği anlamları birde.
"Edebiyat mı yoksa dünya mı daha büyük diye düşünürdü."
Kütüphaneye girerken de şunu düşündü: "Ya da kendisine aslında herkes gibi sıradan bir yazgı çizilmişti."

Bu düşünce içinde açtı ve genişledi. Bir düşten uyanır gibi kütüphanenin kapısında kendi yansımasını farketti. Kararmış gözlerini, yorgun ve acıklı hayatını kucakladı, aldı. Çantasına koydu. Bir daha da o hayatı o çantadan çıkarmadı. 
Ağır adımını kütüphanenin kapısına bıraktı.Ağır adımına döndü baktı. 
Kapı kapandı.

YAZAN : MEHZUL

Yorum Gönder

My Instagram

Designed By OddThemes | Distributed By Blogger Templates Düzenleyen NEVİT