Bizim açımızdan bu gecenin İsa Peygamber'in doğum günü ve miladi takvimin başlangıcı olmaktan öte başka bir özelliği yoktur.
Uzun bir yılın sonuna daha geldik. Kimimiz için bir türlü geçmeyen zaman kimimiz için çabucak geçip gitti belki de. Hepimiz özellikle yılın sonlarına doğru gelecek yılbaşının telaşı içerisindeyiz. Peki, yılbaşı nedir? Öncelikle bunu bir anlayalım. Hristiyan inancına göre yılbaşı İsa Peygamber'in doğum günüdür. Hristiyanlar peygamberlerinin doğum gününü kutlayarak ona olan sevgilerini açıklayıp bağlılıklarını artırmış olurlar. Asırlardan beri devam eden yılbaşı kutlamaları Hristiyan toplumların her yıl tekrarladıkları dini bir gelenektir.Yani yılbaşı kutlamaları, Hristiyan kültürünün temel taşıdır. Bu bakımdan yılbaşı, başka din sahiplerinin ve başka kültüre mensup olanların ilgisini çekmemesi gerekir. Oysaki bu sadece Hristiyan kültüründe kalmamış bize de sirayet etmiştir.
Peki bizimle ilgisi nedir? Bizim açımızdan bu gecenin İsa Peygamber'in doğum günü ve miladi takvimin başlangıcı olmaktan öte başka bir özelliği yoktur. Maalesef ki bizler de bu akımın tesirine kapılmış gidiyoruz. Bunun en acı örneklerinden biri de yılbaşı gecesine özel TV programları yapılmasıdır. Bizimle birlikte yetişen yeni nesil de bu programlara bakarak yeni yıla ondan geriye sayarak giriyor. Çam ağaçlarını süslemesini öğreniyor. Belki de birçok çocuk Peygamberimizi (sav) bilmezken, Noel Babayı bilmeyen çocuk neredeyse yoktur.
Bu boşluk durum Müslümanların taklide gittiklerini gösterir. Taklit de geçmişte olduğu gibi yok oluşa götürür. Allah inanların yok oluşunu önlemek için Kur’an da taklidi yasaklamıştır. Örneğin, Bakara Suresi 145.ayetinde “Andolsun ki eğer sana gelen ilim(vahiy)den sonra onların arzu ve heveslerine uyarsan mutlaka sen de zalim kimselerden olursun...“ açıkça görmekteyiz. Bir topluma benzemek sadece şekilde kalmaz zamanla farkında olmadan benimsemeye başlarız. Peygamber Efendimiz (sav)de: “ Kim başka toplumlara benzerse onlardandır.“ buyurarak başkalarının adetlerini benimsemenin sonucunda kimliğin yitirileceğini işaret etmiştir. Bize düşen görev taklide gitmeden kendi kültürümüzü yaşamak ve yaşatmaktır. Batının Noel Babasını değil bizim kültürümüze ait olan Mevlana, Yunus Emre, Nasrettin Hocamızı tanımalı ve tanıtmalıyız. Yılbaşı geliyor diye ağaç süsleyen bir nesil değil, kendini ve kültürünü bilen bir nesil olarak yetişmeli ve yetiştirmeliyiz...
YAZAN : Rübab

Yorum Gönder